SİYASAL OLGUNLUK SINAVINI BAŞARMALIYIZ!

 

 

Prof.Dr.A.İlter TURAN

                                            SİYASET PENCERESİ

Anayasa Mahkemesi’nin DTP’ni kapatma kararıyla demokratik açılım süreci kritik aşamaya gelmiş bulunuyor. Önümüzdeki günlerde kararın başta Güneydoğu, Kürt kökenli vatandaşlarımızın yaşadığı kentlerde doğuracağı olumsuz yankılara, kaynağı belirsiz provokasyonlara hazır olmalıyız. Sinirlerimize hakim olmak, aklın yerini duygulara bırakmamak gerekiyor. Ne yapmalı, ne yapmamalıyız? Herhalde listemizin ilk maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin kararını ve oradan ilerleyerek yüksek yargıyı suçlamamaktır. Yargı kanunlar çerçevesinde karar veriyor. Yargının bunun dışına çıkmasını  istemek aslında kanunsuzluğu onaylamaktır. Eğer karar bizi memnun etmemişse, karara dayanak olan yasanın değiştirilmesini talep edeceğimiz adres parlamentodur. Eleştirilerimizi yargıya yöneltirsek, yargıyı yıpratmak dışında bir kazanım elde edemeyiz. Halbuki yargı, yasama ve yürütmeyi dengelemek için güveneceğimiz başlıca merci.

 

                Terör örgütü ile belirli etnik kökene sahip olan insanları hepsi aynı bütünün parçalarıymış gibi ele almamaya da dikkat etmeliyiz.  PKK belirli talepleri terör yoluyla gündeme sokmayı çalışan, zorbalık yoluyla gerçekleştirmeyi öngören bir örgüttür. Kürt kökenli nüfusun  bazı kesimlerinde destekçileri, sempatizanları bulunmaktadır. Ancak, PKK’nın fikirlerin ve yöntemlerini onaylamayan, sıkıntılarını olağan siyasi kanallardan dile getirmeyi yeğ tutanlar çoğunluktadır. Tüm Kürt kökenli insanlarımızı PKK’nın da içinde yer aldığı bir siyasal bütünün parçalarıymış gibi kabul eden değerlendirmeler, “Kürtler” diye başlayan cümleler, aynı safta olmayan insanları biraraya getirmekten öteye bir şeye yaramaz. Düşüncelerimiz netleştirmek, sözlerimizi çok dikkatli seçmek, Kürt kökenli insanlarımızı incitmemek gerekiyor.

 

                Üçüncü konumuz, kullandığımız üslupla ilgili. Şu anda siyasilerimizin bize iyi örnek olduğunu söylemek mümkün değil. Muhalefetimize göre iktidar ihanet içindedir, yurtdışındaki bir takım merkezlerin hazırladığı bir planı ülkemizde uygulamaya gayret etmektedir. Demokratik açılım  ihanet uygulamasının aldığı son biçimdir, derhal sona erdirilmelidir. Birçok konuda üslup sorunları yaşayan başbakanımız, bu konuda nisbeten sakin kalmaya gayret etmişse de, o da heyecanını yenememeye başlamıştır. Karşımızda, beğenmesek de, görmezlikten gelmeyi istesek de, hatta bazen inkar etmeye yeltensek de, kocaman bir sorun durmaktadır. Bunu akıllıca tartışmanın, görüş farklılıklarını demokratik mücadelenin gerektirdiği saygı içinde ifade etmenin vazgeçilmezliğini başta siyasi liderlerimiz olmak üzere, hepimizin idrak etmesi zorunludur. Bunu başaramadığımız zaman toplum olarak demokrasi çerçevesinde sorunlarımızı çözemediğimizi teslim etmiş oluruz.

 

                Son bir konu var. Sanıyorum en önemlisi de o. Ulusal bir dertle karşı karşıyayız. Bugüne kadar partilerimiz  sorunu güncel ve olağan politikanın bir parçası olarak ele aldılar. Ulusal dertler, gündelik siyasetin dışında tutularak çözülür.  Partilerimizin bir an önce bir durum değerlendirmesi yaparak, ortak bir çizgi aramaları gerekiyor. Herkesin tamamen aynı düşünmesi şart değil ama işin günlük siyasal çıkar mücadelesi dışına çıkarılması zorunlu. Sayın Cumhurbaşkanımızın patilerimize daveti böyle bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

 

                Bir siyasal olgunluk sınavıyla karşı karşıyayız. Başarmaktan başka çaremiz yok.

 

 

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap