OSMANLI’DAN TÜRKİYE CUMHURİYETİNE GEÇİŞ;
Toplumlar zaman akışı içerisinde sürekli değişim halindedirler. Türk toplumu da, bu sosyoloji kuralının dışında kalmamıştır. Osmanlı döneminde, 18. yüzyıla kadar çıkartılan değişme süreci, giderek hızını artırarak devam etmiş, Cumhuriyet'le birlikte doruk noktasına ulaşmıştır.
Modernleşme terimi ile ifade edilen bu değişme sürecinin, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş noktasında, Cumhuriyet, son yüzyılı modernleşme sancıları ile geçiren bir toplum devralmıştır. Cumhuriyet kurulduğunda, ilk anda gerekli olan yönetim örgütü, eğitim sistemi, mali sistem vs. Osmanlı'dan alınmıştır. Parlamenter sistem ile tecrübe, siyasi parti ve çeşitli siyasi kurumlar Osmanlı'dan miras kalmış, Cumhuriyet'in aydın ve yetişmiş insan kadroları yine Osmanlı'dan intikal etmiştir.
Osmanlı döneminde yaşanan modernleşme süreci, daha çok, bir "tecrübe" olarak Cumhuriyet'e aktarılmıştır. Osmanlıdan Cumhuriyet'e intikal eden, belki de en önemli, "alışkanlık", her ikisinde de, değişmenin devlet eliyle ve kısa sürelerde gerçekleştirileceğine kanaat getirilmesidir. Bu alışkanlık, günümüzde de devam etmektedir. Diğer yandan, çok uluslu İmparatorluğun çoğu kurumları, tek uluslu Cumhuriyet'e geçişte, kendiliğinden geçersiz hale gelmiş,yeni düzenlemeler yapılması gereği hasıl olmuştur. Daha çok, siyasi rejim, devlet idaresi ve kurumlar düzeyinde gerçekleştirilen düzenlemeler, değişme olarak değerlendirilmelidir.
Gündelik yaşam ve zihniyet konularında yaşanan değişmeler ise, nispeten dar bir çevreye sınırlı kalmış, geniş halk kitlelerinin hayatında ise, süreklilik hakim olmuştur.
Sonuç olarak, Cumhuriyet'in kurucuları, Osmanlı'dan devir alınan toprak ve nüfus üzerinde yeni ve modem bir devlet inşa etmek gayesiyle siyasi rejim, hukuk ve kültürün çeşitli sahalarında geniş çaplı ve köklü değişimler yapmışlardır. Kısa dönemde bakıldığında "radikal" olarak nitelendirilen bu değişimlerin, uzun dönemde bakıldığında, Osmanlı'nın son dönemlerinde başlayan yenileşme ve modernleşme çabalarının, Cumhuriyet döneminde güçlenerek devam eden uzantıları olduğu görülmektedir.
Türkiye’de Cumhuriyet, Atatürk’ün bir sır olarak yıllarca kalbinde sakladığı, uğrunda bütün hayatını fedaya hazır olduğu büyük mücadeleler neticesinde elde ettiği bir sonuçtur.
Türkiye’de Cumhuriyetin ilânıyla kabine sistemine geçilirken, aynı zamanda devletin demokratikleşmesi yolunda büyük bir adım atılmış ve yapılacak olan inkılâplara ortam hazırlamıştır.
Türkiye’de Cumhuriyet; ırk, din, dil ve cinsiyet farkı gözetmeksizin bütün vatandaşların paylaştıkları ve faydalandıkları bir siyasî rejimdir. Bu rejimin özünü ise, eşitlik ilkesi teşkil eder.
Cumhuriyet, en gelişmiş ve en ileri devlet şekli olarak, Türk inkılâbının (devriminin) hem ürünü, hem de başarısıdır. Dolayısıyla büyük bir mücadelenin sonucu ve yeni bir dönemin başlangıcı olarak, Türk Milletinin bütün fertleri tarafından kavranması ve sahip çıkılarak korunması gereken bir değerdir.