BAŞKALARININ SIRTINDAN BÖBÜRLENMEK

BAŞKALARININ SIRTANDAN BÖBÜRLENMEK

 

İlter TURAN

 

         Anadolu’da köy ziyaretlerine gittiğiniz zaman, ziyaret ettiğiniz köyün ne kadar iyi bir yer olduğunu ifade etmek isteyen yerliler, kendilerini komşu köylerle mukayese ederler. Anlattıklarına inanacak olursanız, komşu köylerde yaşayanlar güvenilmez insanlardır. Hırsızlık yaparlar, kötülüğün her türlüsü onlardadır, tembeldirler. Oysa ziyaret ettiğiiz köy bir dürüstlük, çalışkanlık, insanlık abidesidir. Sakın ola ki komşu köye gidilmeye, insanın başına herşey gelebilir. Tabii, komşu köye gitseniz, ziyaret ettiğiniz köy hakkında da benzer değerlendirmelerle karşı karşıya kalacağınız kesindir. Çünkü başkalarıyla ilgili olumsuz değerlendirmeler, onları objektif olarak tanımlama ihtiyacından yola çıkılarak yapılmamaktadır. İnsanlar kendi yaşadıkları birimi yüceltmek için başkalarını kötülemektedirler. Böyle bir davranışın altında ise, sizlerin de tahmin edebileceği gibi, tatminsizlik, kendine güvensizlik ve benzeri duygular yatmaktadır.

 

         Bu konu da nereden çıktı, bu sütunda sosyal psikoloji kapsamına girecek konular ne zamandanberi ele alınmaya başlandı demeyin!  Konuya eğilmemi gazetelerimizde Yaser Arafat’ın cenaze törenine ilişkin değerlendirmeler tahrik etti. Sizler de izlediniz. Yaser Arafat için üç cenaze töreni düzenlendi. Önce vefat ettiği Fransa’da ufak bir tören yapıldı. İkinci ve resmi tören Mısır’da gerçekleşti. Ülkesi olmayan bir lider için dost bir ülkede tören yapılması tabiidir. Defin töreni ise Filistin’de oldu. Yabancı ülke liderleri ve temsilcileri de Mısır’daki törene gittiler. Gazetelerimizde de bu tören eleştirildi. Anlatılanlara göre, başbakanımız ve başta ana muhalefet partisi lideri dahil olmak üzere yanındakiler uçakta bekletilmişti. Fakat esas sorun Filistin büyükelçisini de aralarına katan bir kısım AKP milletvekilini götüren uçakta yaşanmıştı.  Bu uçak uzun süre bekletilmiş, yolcularını indirecek merdiven bir türlü bulunamamıştı. Amaca uygun olmayan merdivenlerle sorun halledilmek istenmişse de başarı sağlanamamıştı. Neticede yolcular inememişler, cenaze törenini kaçırmışlar ve gittikleri gibi geri dönmüşlerdi.

 

         Gazetelerimize bakılacak olursa, Kahire’de yaşananlar Türkiye’de olmazdı. Bunun nedeni ise Türkiye’nin Atatürk’ün kurduğu laik bir cumhuriyet olması ve demokrasi ile yönetilmesi idi. Türkiye’nin Atatürk’ün önderliğinde


modern bir devlet ve toplum yapısına kavuşmakta çok yol katettiği, işleyen ve giderek yerleşmekte olan bir demokrasiye sahip olduğu, bu sonuca ulaşılmasında laikliğin inkar edilmez bir payı olduğunu söyleyebilirsiniz. Ülkemizi özellikle Orta Doğu ülkeleriyle karşılaştırdığınız zaman, övünmenize herhangi bir engel de yoktur. Sanıyorum, Türk demokrasisi, Avrupa Birliği’ne son zamanlarda giren birçok ülkenin de ötesindedir. Bununla da övünebiliriz. Bütün bunlar doğrudur da, bunların Yaser Arafat’ın Kahire’deki cenaze töreninde yaşanan olaylarla ilgisini kurmak pek kolay olmamaktadır.

 

         Anlatmaya çalışayım. Her havaalanının öngörülen bir hizmet kapasitesi vardır. Belirli bir zaman dilimi içerisinde belirli sayıda uçağa hizmet verilebilir. Cenaze töreni gibi bir vesile ile kısa bir zaman dilimi içinde çok kişiye hizmet verilmesi gerekince, aksamalar önlenemez. Planlamanın çok kısa süre içinde yapılması zorunluluğu işi daha da zorlaştırır. Bu nedenledir ki, Mısır hükümeti katılmalara sayısal tahditler getirmiş, bunu da önceden ilgili hükümetlere bildirmiştir. Uçağının içinde beklemeye ve gerisin geriye dönmeye mahkum kalan bizim heyet, bu bilgiye ve başbakanımızın uyarılarına rağmen gitmekte ve Mısırlı yetkilileri bir emrivaki ile karşı karşıya bırakmakta bir sakınca görmemiştir. Olasılıkla siyasi şov yapmak amacını güden bu davranış bir hayli alaturka bir işe benzemektedir. Mısırlı yetkililerin getirdikleri sınırlamanın mı, yoksa bizimkilerin baskın ziyaretinin mi çağdaş bir davranış olduğunu okuyucuların takdiridir. Görebildiğim kadar, Mısırlı dostlarımızın davetsiz uçak yolcularını indirmek için gösterdikleri başarısız çaba, müstehzi bir eda ile eleştirilecek bir eylem değil, olanaksızlıklar içinde gösterilen bir iyi niyetttir. Bizim hazretler kızmışlar. Teşekkür etmeleri daha doğru olurdu.

 

         Eğer tören Türkiye’de yapılsaydı, benzer olaylar yaşanır mıydı? İstanbul’da olsaydı önümüzde “yaşanmazdı” diyebileceğimiz tecrübeler var. Son yıllarda iki NATO toplantısı yapıldı. Organizasyon bozukluğu yaşanmadı. Ancak unutmayalım, bu toplantılar için çok önceden hazırlık yapılmıştı. Buna karşılık, eğer tören Ankara’da yapılsaydı, ufak bir havaalanı olan başkentimizin olanakları belki de işin üstesinden gelmekte zorlanırdı. Dolayısıyla, Arafat’ın cenaze töreni dolayısıyla Mısır’da karşılaşılan ve olanakların sınırlı olmasından kaynaklanan olumsuzlukları değerlendirirken anlayışlı ve saygılı olalım. Ülkemizin gelişme düzeyine henüz gelmemiş bir dost ülke ile mukayeselere kalkışarak, onların sırtından böbürlenmeyelim. Bu mukayeseye Atatürk ve Cumhuriyeti karıştırarak onlara da saygılı davranmış olmuyoruz. İlla ki karşılaştırma yapmak gerekiyorsa, Atatürk’ün dediği gibi, bunu günümüzün uygarlıkta ileri gitmiş ülkeleriye yapmamız daha uygun olur. Köylüler gibi davranmaya ihtiyacımız olduğunu zannetmiyorum.

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap