CEHENNEME GİDEN YOL İYİ NİYET TAŞLARIYLA DÖŞELİDİR

 

 

Prof.Dr.A.İlter TURAN

                                            SİYASET PENCERESİ

Karşılaştığımız sorunlara çözümler üretirken bunların elde etmek istediğimiz sonuçların dışında başka hangi sonuçlara yol açacağını da hesaplamamız  gerekiyor. Bu kurala uymadığımız zaman çözümün yarattığı sorunlar, bizi giderdiğimiz sorundan daha ağırlarıyla karşı karşıya bırakabilir. Getirdiğimiz çözümlerin sonuçları genellikle uzun vadede gerçekleşeceğinden, bizi iki tür tehlike bekler. İlkin, uzun vadeli etkileri sezmek kolay olmayabilir. İkincileyin, kısa  vadede ortaya çıkmayan sorunları görmezlikten gelmenin cazibesine kapılmak kolaydır. Bir büyüğümün anlattığı örneği aktarayım.  1950 seçimlerinden sonra Demokrat Parti yönetimi her ilde lise açmaya yönelmişti. Bu politika bir yandan önceden öğretmen yetiştirilmediği için lise kalitesini düşürecek, diğer yandan birkaç yıl sonra lise mezunlarının üniversite kapılarında yığılmalarının da yolunu açaçaktı. Muhtemel sonuçlar devrin Milli Eğitim Bakanına aktarıldığında, cevap “Biz açalım da, sonrası Allah Kerim!”

 

            Yüksek Öğretim Kurulumuz da bir çözüm üretmiş.  Üniversitelere araştırma ve öğretim görevlilierinin alımına kıstaslar getiriyor. Buna göre ilan edilen kadrolara başvuranlar sınava alınmadan önce bir ön değerlendirmeye tabi tutuluyor, sıralanıyor ve aday sayısının dört katı kişi ikinci aşama olan sözlü sınava alınıyor. Kişinin listede sırasını belirleyen kıstaslar ağırlık sırasına göre,  Akademik Personel ve Lisanüstü eğitim Sınavı (ALES) ve Yabancı Dil sınavı puanlarıyla, lisans mezuniyetindeki not ortalaması.  ALES kişinin sayısal ve Türkçe becerilerini ölçer. Yabancı dil sınavının mahiyeti zaten açık.  Sınavlar üniversite öğrenimi öncesi edinilen beceriler üzerine kurulu. Dolayısıyla YÖK, üniversitede göreve alınmayı ağırlıklı olarak üniversite öncesi  donanıma dayandıran bir sisteme imza atmış bıulunuyor. Bu yaratıcı sisteme göre, profesör olarak hizmet verdiğim bölüme olasılıkla araştırma veya öğretim görevlisi olarak giremem. ALES puanım düşük gelir. Özellikle belirli bir uzmanlık sahibi olup, ders verme yetkisine sahip öğretim görevlileri için üniversite giriş kıstaslarıyla eleman almak ne derecede isabetlidir, takdirinize bırakıyorum.

 

            Acaba YÖK yeni düzenlemesiyle hangi soruna çözüm üretiyor? Bu konuda kötü niyetle davranıldığı konusunda haklı bulunabilecek spekülasyonlar yapılıyor ama bunlara itibar etmeyelim, araştırma ve öğretim görevlisi alımının yaygın başvuruyu öngören şeffaf bir süreç kılınmak istendiğini kabul edelim. Eskiden çalıştığım bir kurumda çok sayıda kıdemli öğretim üyesiyle genç öğretim elemanının aynı soyadını taşıması, eleman devşirmede sorunlar olabileceğine işaret ediyor. Ayrıca, birçok kurumun eleman alımında ideolojik filtreler kullandığı izlenimini yaygın. Fakat, bunu aşmak için lisede edinilen becerileri esas kabul eden, uzmanlık konularında iyi yetişmemiş kişilere büyük şans veren bir formülün benimsenmesi gelecek için endişe verici. Nitekim, bir sınavda öğretim görevlisi adayının, talip olduğu konudaki sıfır bilgisini, “öğrenirim, öğretirim,” diye savunduğunu duydum. YÖK cenneti amaçlamış olabilir ama muhtemel sonuçlar aksi yönde. Unutmayalım, cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir. 

 

 

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap