DEPREM MAĞDURLARINA VERDİĞİMİZ DEĞERİ GÖSTERMELİYİZ

 

Prof.Dr.A.İlter TURAN

SİYASET PENCERESİ

Bazen olaylar almış başını giderken bir olay herkesi içine yuvarlandığı olayların gidişine kendini kaptırmaktan uyandırır, durumu yeniden değerlendirme fırsatı yaratır. Geçtiğimiz hafta içinde Van’da yaşadığımız deprem faciası umuyorum böyle bir sonucu getirebilir. Hepimiz gördük, olayın ardından siyasi liderlerimiz olay yerine koştular, Van ve Erciş halkının acısını paylaştılar, dertleriyle ilgilenmeğe çalıştılar. Muhalefet olgunluk gösterdi, TBMM’nde sert tartışmalar yol açabilecek soru önergelerini askıya aldılar. Bu ilginin devam etmesi gerekiyor. Kışa giren insanlarımızın önümüzdeki ayları aşmaları için onlara her türlü desteğin ulaştırılması lazım.

         Devlet kurumları da hemen harekete geçti, yardımlar başladı. Afet durumlarına geçmişe göre daha hazırlıklı olduğumuz anlaşılıyor. Beni ülkenin her yöresinden gelen arama-kurtarma ekiplerinin birlikte çalışarak enkaz altında hayatta kalmış olabilecek insanları kurtarmak için gösterdikleri çabalar çok etkiledi. Ancak haksızlık etmeyelim, tüm devlet kurumları her yere yetişmeğe çalıştılar. Özellikle askerlerimizin gayretlerinin vazgeçilmezliğinin hakkını teslim edelim.

         Bütün bunlar kadar önemli olan bir husus da felaketin yarattığı acıların Türkiye’nin her tarafında hissedilmiş olmasıdır. Sivil toplum derhal örgütlendi, var olan örgütler harekete geçti. Halkımız Van’da yaşayan insanlarımıza elinden geldiğince yardım elini uzatma gayretinde. Bu tavır, insanlarımızın ülkenin yöreleri arasında fark gözetmeden mensup oldukları bütünün her bölümüne değer verdiğinin en açık ifadesi. Felakete ilişkin tuhaf ve ayrılıkçı yorumlar yapan az sayıda insan, toplumun birlik ve dayanışma duygusu karşısında yalnızlığa mahkum edildi. Belki bu isabetsiz sözleri söyleyenler olmasaydı, toplumun birliktelik iradesinin gücünü, vardığı olgunluk seviyesini görmek fırsatı bulamayacaktık.

         Acaba depremin siyasi sonuçları ne olacaktır? Yanılabilirim ama depremde mağdur olan insanlar öncelikle kendilerinin yardımlarına zamanında koşan, ihtiyaçlarına cevap veren, onlara destek olan kişi ve örgütleri iyilikle anacaklar, kendilerini o kuruluşlara daha yakın hissedeceklerdir diye düşünürüm. Bu konularda başarı sergilemeyenlere olan ilgileri de azalacaktır. Bu etkinin salt Van ile sınırlı kalması da söz konusu değildir. Ne de olsa, televizyonlar aracılığıyla hepimiz her şeyi görüyor, öğreniyor, yaşıyoruz. 

         Washington Enstitüsü uzmanı Soner Çağaptay ilginç bir gözlemde bulunuyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yükselişini, Gölcük depreminde devletin ve iktidarın başarısız görülmesi ile ilişkilendiriyor. İktidar partisinin toplumu harekete geçirerek özellikle dindar camiaların aracılığıyla depremzedelere yardım ulaştırmaktaki başarısını hatırlattıktan sonra, Güneydoğu’da önde gelen parti görünümündeki BDP’nin bu tür kabiliyeti haiz bir teşkilatı ve becerisi olmadığına dikkati çekerek, seçmen katındaki çekiciliğinin azalabileceğine işaret ediyor.

         Deprem yaralarını sarma işleminin henüz başındayız. Kısa vadede yapılması gereken her işe bile yeterince yetişebilmiş değiliz. Hayatın normale dönmesi uzun soluklu bir gayret gerektirecek. Eğer deprem mağduru insanlarımıza verdiğimiz değeri göstermeyi başarabilirsek, sorunlarımızı sevgi, hoşgörü ve karşılıklı güvenle çözmemiz o denli kolaylaşacaktır.

 

 

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap