BAŞKANLIK SİSTEMİ SEÇMENİN DERDİ DEĞİL!

 

 

Prof.Dr.A.İlter TURAN

                                                                    SİYASET PENCERESİ

Başta Sayın Başbakanımız olmak üzere bakanlarımız yurt dışındayken iç siyasetimize ilişkin beyanlarda bulunmayı pek seviyorlar. Nedenini tam anlamış değilim ama iki husus hemen akla geliyor. İlkin, seyahate katılmak üzere özel uçağa davet edilen gazeteciler seyahat esnasında başbakanımız ve bakanlarımızla geniş sohbet imkanı buluyorlar. Böylelikle, büyüklerimiz hem özel uçağa çağırdıkları gazetecilere ayrıcalık tanımış oluyor, hem de bu ortamı kamuoyuna seslenmek için değerlendiriyorlar. İkinci olarak, bir ihtimal, yurt dışında iç politikaya dönük demeç “patlaratarak” dikkatleri dış politikadan uzaklaştırıyorlar. Buna neden gerek var diye soracak olursanız, şöyle diyeyim: Hükümetin dış politika söylemi ile icraati arasında bazen önemli farklar olabiliyor. Dolayısıyla dikkatleri iç politikaya yöneltmek siyasi faydadan ari olmayabilir.

 

                Son olarak Başbakanımız İngiltere’den ülkemizin kısa, halkın kendi dilinde yazılmış, herkesin okuyup anlayabileceği, sivil, özgürlükçü, katılımcı, tam manasıyla demokratik bir anayasaya kavuşacağı müjdesini verdi.  Bakanlık sayısı da yirmiye düşebilecekmiş. Ayrıca, halkımız isterse başkanlık sistemini de tartışılabilirmiş; değişiklik halkoylamasına sunulabilirmiş.

 

                Sayın başbakanımızın kullandığı “kısa, halkın anlayacağı” ifadeleri kulağa hoş geliyor. Gerçekten de mevcut anayasamız bazen yasalarda bile yer almasına ihtiyaç olmayan ayrıntılarla doludur. Dili anlaşılmaz değilse de, uzun ve karmaşık ifadeler dolayısıyla, sıradan vatandaşların yorumuna elverişli bulunmayabilir. Özgürlüklerin genişletilmesine ihtiyaç vardır. Devletin vatandaş karşısındaki gücünün sınırlanması ve sınırların da dar tutulması gerekmektedir. Bu kapsamla sınırlandırılacak olursa, sanıyorum, yeniden iktidara gelmesi beklenen Adalet ve Kalkınma Partisi ve muhtemel ana muhalefetimiz Cumhuriyet Halk Partisi’nin anlaşarak yeni bir anayasa yapması pek zor olmayacaktır. Böyle bir durumda parlamentoda üçte iki çoğunluk sağlanması sorun teşkil etmeyeceğinden, anayasanın değiştirilmesinde zorlukla karşılaşılmaz.

 

                Sorun başbakanımızın, halkımızdan kaynaklanan bir talep olmamakla beraber, kendisinin  kişisel özlemi olduğu hususunda artık tereddüt kalmayan başkanlık sisteminin ihdasını  anayasa değişikliğinin parçası yapmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Ana muhalefetin bu değişikliğe rıza göstermesi muhtemel gözükmüyor. O zaman başbakanımızın anayasayı değiştirecek bir parlamento çoğunluğuna kavuşması ancak AKP’nin yeterli sayıda saldalye kazanması sayesinde mümkün olacaktır. Başbakanın beyanından da anlaşılıyor ki, kendisi partisinin parlamentoda üçte iki çoğunluk sağlamasını beklememektedir. Beşte üç çoğunluğa ulaşmayı hedeflemekte, bu sayı ile anayasayı değiştirme önerisini meclisten geçirerek, kazanacağını düşündüğü hakloylamasına sunmayı tasarlamaktadır.

 

                Kısa süre sonra seçim kampanyası başlayacak.  Geçmiş dönemlerde CHP laiklik üzerine bina edilmiş ideolojik bir kampanya yürütmüş, insanların güncel dertleri, iktisadi sorunlarını ön plana alan AKP seçmene daha cazip gelmişti. Şimdi acaba roller değişiyor mu diye merak ediyorum. CHP’nin gündelik yaşam konularına giderek daha fazla ağırlık tanıdığı görülüyor. AKP ise anayasa değişikliği, başkanlık sistemi konularını gündeme sokmaya çalışacak. Bu tartışma seçmenin fazla ilgisini çekmeyebilir.  Seçmenin dertleri arasında başkanlık sistemi bulunmuyor!

 

 

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap