YÖNETİLEMEZ ÜLKE Mİ, YÖNETİM ZAAFI MI?

 

Prof.Dr.A.İlter TURAN

                                            SİYASET PENCERESİ

Ülkemiz hızlı değişim yaşadığı, kamu yönetimini sağlayan yapılar ise aynı hızda değişime uyum sağlayamadığı için, sürekli yönetim zaafları ile karşılaşır. Yönetim yapıları işlevlerini yerine getiremez duruma düşünce, bozulmaların ortaya çıkması tabiidir. Bahsettiğim olgunun canlı örneği gecekondulaşmadır. Hızla kentlere akan nüfusun barınak ihtiyacını karşılaması için proje üretmeye zihnen ve teşkilat olarak hazırlıksız ve donanımsız  belediyeler, gecekondulaşmayla karşı karşıya kalmışlardır. Olayın üstesinden gelinemeyince, kısa vadede çözüm birkaç gecekondu yıkım gösterisi yapmak, rüşvet alarak olayı görmezlikten gelmek olmuştur. Gecekondu ahalisi belirli bir oy potansiyeli taşıdığı için, orta vadede olgu kendi meşruiyetİni yaratmış, belediyeler seçimler yaklaşırken su ve elektrik bağlatma, tapu dağıtma yarışına girmişlerdir. Tabii bu arada yönetim boşluğunu doldurmak için gayri resmi yapılar da oluşmuştur. Kimi yerde falanca çete reisinin hazine arazisinin “devlet tapusundan daha sağlam” tapularını dağıtması, kimi yerde terör örgütlerinin adalet dağıtması sözkonusu olmuştur. Uzun vadede ise, devletin gecekondu sahiplerine daireler teklif ederek gecekonduları yıkmasına, arsa değeri yüksek yerleri kazanmasına şahitlik ediyoruz. Böylece, geçmişin ihmallerinin sonuçları pahalı yöntemlerle giderilmeye çalışılıyor.

 

                Toplumsal değişmenin kamunun örgütlenme, değişime uyum sağlama kapasitesinin önünde gitmesinin yarattığı sorunlara bolca örnek bulabilirsiniz. Fakat yönetimin aksamasının tek nedeni bu değil; ikinci bir nedeni çoğumuz hatırlıyoruz.  Ülkemiz dönem dönem kendi arasında anlaşmakta güçlük çeken ve dolayısıyla icraat yapamayan, özellikle zor kararları almaktan uzak duran koalisyon hükümetlerince yönetildi.   Geriye doğru baktığım zaman, örneğin, Milliyetçi Cephe hükümetlerini, her biri birkaç bakanlığı kapmış partilerin oluşturduğu bir bakanlıklar konfederasyon olarak hatırlıyorum. Anlaşmazlıkları ortaya çıkmasın diye bakanlar kurullarını bile toplayamayan bir hükümetin ülkeyi yönetmekteki aczini  unutmak zor.

 

                Bilmem yanılıyor muyum ama günümüzde yeni bir sorunla karşı karşıya bulunuyoruz sanıyorum.  Sayın Başbakanımız yönetim işini tek başına üstlenmek, her yere koşmak, her konuda kararı kendisi vermek, kendisinden habersiz herhangi bir iş yapılmasına izin vermemek temayülünde. Bu birbirinden farklı fakat aynı derecede önemli iki sorun yaratıyor. İlki basit bir sorun. Bir insan her yere yetişemez ve dolayısıyla yetişemediği işler ihmale uğrar. Tabii, aynı olgu bir başka sonuç da doğuruyor. Her işin kendisinden sorulmasını isteyen bir başbakan olunca, astları inisyatif kullanmaktan kaçınmaya başlıyorlar. Önemli konular ihmal edilebiliyor. Yaşadığımız iktisadi bunalımıla ilgili zamanında yeterli önlem alınmamasının nedenlerinde biri bu. Ancak, ikinci bir sorun daha var. Türkiye gibi kocaman, bir hayli gelişmiş, uluslararası önemini kimsenin inkar etmediği bir ülkenin karşılaştığı girift sorunların uzman kadrolar tarafından yönetilmesi gerekir. Bu kurala uyulmayınca, NATO Genel Sekreteri seçiminde olduğu gibi, ciddi hatalar yapılabiliyor.

 

                Ülkemiz büyük, karmaşık ama yönetilemez değil. Derdimiz yönetim zaafı. Bilmem katılır mısınız?

 

 

 

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap