ACABA NASIL BİR CUMHURBAŞKANI İSTERDİNİZ?
Cumhurbaşkanı seçim süreci, biraz erken olmakla birlikte, başlamış bulunuyor. Türkiye demokratik hayata geçtikten sonra ilk Cumhurbaşkanı seçilen Celal Bayar iktidar partisinin başkanlığından bu göreve geldi. O dönemde ortaya çıkan sorunlar ve yaşananlar, daha sonra iktidar partisi başkanlığından cumhurbaşkanlığına geçmenin getireceği sonuçların neler olacağını müjdeledi. Celal Bayar, partisi ile ilgisini koparamadı, taraqfsız olamadı, hükümetten de elini çekemedi. Bazı değerlendirmelere göre, Adnan Menderes’in gerilimlerle dolu, sertlik yanlısı siyasetinin esas mimarı odur.
Bir iktidar partisi genel başkanının yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi için aradan uzunca zaman geçmesi gerekti. Fakat değişen birşey olmamıştı. Turgut Özal kendisini devletin başkanı olmak yanında hükümet başkanı olarak da görmek istiyordu. Uysal bir parti başkanı seçtirip, kendisine bağlı müsteşarlarla bakanları aşarak hükümet etmek istedi. Olmadı. Siyasi sistemimizi başkanlık esasına göre düzenlemek istedi fakat yaygın destek bulamadı. Ömrü vefa etmeyince, izlediği yolun başka sorunlar yaratıp yaratmayacağını göremedik. Bayar’a nazaran daha uzlaşmacı kişiliği, ayrıca Özal dönemi Türkiyesi’nin Menderes döneminden çok farklı olması nedeniyle, Demokrati Parti dönemi türü bir kutuplaşma söz konusu olmadı.
Rahmetli Özal’ı izleyerek cumhurbaşkanlığı görevine gelen Sayın Demirel’in durumu seleflerinden farklıydı. Partisi iktidarda olmakla birlikte, bir koalisyonun parçasıydı. Dolayısıyla, partisini kullanarak hükümet etmeye gayret yolu kendisine kapalıydı. Partisinden ayrıldıktan sonra eski partisine zaten yeterince hakim olamayacağı görüldü. Belki de bu nedenlerden dolayı, Sayın Demirel’in başbakanlığı dönemindeki yaklaşımları ve icraati dolayısyla cumhurbaşkanı seçilmesi konusunda tereddüt gösterenler dahi, başarılı bir dönem yaşandığını teslim etmek zorunda kaldılar. Bununla birlikte, Sayın Demirel de başkanlık sistemi tartışmalarına geri dönmekten kendini alamadı.