KOMPLOCU İZAHLARIN YAYGINLIĞI TESADÜF MÜ?

KOMPLOCU İZAHLARIN YAYGINLIĞI TESADÜF MÜ?

 

 

 

İlter TURAN

 

         Şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’nın düşüncelerini kamuoyuyla paylaşması nedeniyle gündeme geldi. Sayın Baykal’a göre, partisinde bir genel başkanlık tartışması açılmasının arkasında Amerikan istihbaratı yatıyormuş. Amerika’nın Irak’ı işgali sırasında Türkiye’nin imkanlarının kullanılmasını sağlayacak tezkerenin reddinde partisinin oynadığı rolü unutmayan ABD intikam alıyormuş. Belki öyledir de, ortada iddiaların doğruluğunu kanıtlayacak bir bilgi henüz yok. Buna karşılık insanın aklına safça bir takım sorular geliyor. Örneğin, Cumhuriyet Halk Partisi herhangi bir yabancı ülkenin ilgisini ve gayretlerini çekmeyi gerektirecek kadar önemli bir siyasal aktör müdür? Yakın gelecekte Türk siyasal hayatındaki öneminin artmasını beklemek için herhangi bir sebep mevcut mudur? Partinin kaderini olumsuz etkilemek için herhangi bir gayrete gerek var mıdır, yoksa parti yıllardır herhangi bir değişime uyma çabası göstermediğinden, ciddi politikalar üretemediğinden, seçmenle başarılı bağlar kuramadığından ve vaktinin iç mücadelelerle geçirdiğinden, zaten tarihteki yerini almağa doğru hızla ilerleme işlemini dış dürtülere gerek kalmaksızın kendisi mi gerçekleştirmektedir?

 

         Bendeniz sosyal bilim geleneğinden geldiğim için, karşılaştığımız olguları genelde eldeki ve herkese açık bilgilerle açıklamaya çalışır ve bunun en doğru yol olduğuna inanırım. Sözlerimden dünyada komplo diye birşey yoktur anlamı çıkmasın. Ancak, olayların çoğunun arkasında komplo aramak ve komplolara dayalı açıklamalarla yetinmenin, bizi karşılaştığımız sorunları irdelemekten, onlara çözüm üretmekten alıkoyacağı endişesini taşırım. Nitekim, kendi derdini halledemeyen toplumlarda komplo açıklamalarına sıkça rastlanırken, kendine güvenen, sorunlarını başarıyla çözen toplumlarda bu tür açıklamalara pek sık rastlanmıyor. Olayları komplolarla açıklamak aslında bir aczin ifadesi. Bildiğiniz gibi, komplocu açıklamalara düşkünlük Orta Doğu ülkelerinde pek yaygın. Türkiye’nin komplo teorilerine düşkünlük göstermesi ise son yıllarda bir miktar artış gösterdi gibi geliyor bana. Tabii, komplocu izahlara toplumun her kesimi aynı derecede itibar etmiyor. Devletin karar mekanizmalarında bulunan ve sorumluluk taşıyanlar, eminim ki komplocu zihni çerçevelerden nisbeten uzak. Bunlara en fazla itibar edenler ise marjinal ya da marjinalleşen kesimler.


         Acaba insanlar neden komplocu açıklamalara başvuruyorlar? Bir kısım insanın bu açıklamalardan fayda umması söz konusudur. Örneğin, bir partinin genel başkanı kendisine karşı yürütülen uluslararası komplolardan söz ederken herhalde umduğu, bir dış tehlikeye ve müdahaleye karşı herkesin etrafında kilitlenmesi, böylece tehlikenin def edilmesidir. Siyasi fayda sağlamak saikiyle ortaya komplocu açıklamalar atmak anlaşılabilir bir tutumdur. Ancak, böyle bir yolu izleyenler, komplocu izah geleneklerinin yaygın olmadığı toplumlarda ya da toplum kesimlerinde pek inandırıcı olmazlar, Söyledikleri ince elenir, sık dokunur. Sonunda fayda sağlamayı bekledikleri durumdan zararlı çıkabilirler.  Buna karşılık, açıklamayı yapanın hedef kitlesinin komplocu kafa yapısına sahip olduğu ortamlarda, komplolardan söz etmek bir siyasi rant sağlayabilir. Görüldüğü gibi, komplocu izahlara başvuranların bir bölümü bunu kazanç hesaplarıyla yapmakta, yani rasyonel davranmaktadırlar.

 

         Fakat, etrafınızdaki insanlarla konuştuğunuzda, çoğu zaman karşınıza çıkan durum komplocu açıklamalar yaparak bir faydanın sağlanması değil, herşeyi komplolarla açıklamaya çalışan bir zihni çerçevedir. Bu çerçeve neredne geliyor? Muhtelif kaynakları olabilir ama ben birisini yakından tanıyorum. Ülkemiz 60’lı yılların ortalarından itibaren bir ideolojik mücadele ortamına sürüklenmişti. Bu dönemde fikir hayatımıza kendi dertlerinin kaynağını karşı zihniyette olanların kurduğu tuzaklarda arayan düşünce kalıpları yaygınlaştı. Fazla gayret gerektirmeyen, düşünce tembelliğini teşvik eden yaklaşımlar topluma egemen oldu. O günlerde bir öğrenciye, “herşeyin sabit kalması halinde, para arzını arttırırsanız fiyatlar üzerinde etkisi ne olur” diye soracak olsanız, fiyatlar yükselir cevabını alamazdınız. Birey siyasal tercihine göre, bir açıklama yapardı. Örneğin solcu ise, para arzını arttıran kapitalistlerin sömürüyü  yoğunlaştırdıklarını söyleyebilirdi. Hareketçi ise, bunun Türk milletinin canına kasteden bir eylem olduğunu iddia edebilir, dinci ise haram yemeye alışkın faizcilerin yapacağı bir iş olduğunu önerebilirdi. Bu cevapları verenler, çoğu zaman doğru cevabın ne olduğunu bile bilmezlerdi.

        

         1960lardan başlayarak uzun süreler bu kafada gençler yetiştirdik. Şimdi bunlar hoca oldular. İdeolojik donanımlarını ve bilimsel cehaletlerini öğrencilerine aktarıyorlar. Bazen gazetelerde ve televizyonlarda da nümunelerine rastlıyoruz. Gelecekte daha sık rastlayacağımızdan emin olabilirsiniz. Aynı kafada gençler yetiştiriyorlar. Doğru bilgiler toplayıp analiz yapmak yerine, oturduğunuz yerden ahkam kesmek büyük kolaylık ama hiçbir çözüm üretmiyor, ancak toplumda kaderine hakim olamama ve acz duygularını güçlendiriyor. Komplocu açıklamalara yönelsem, neredeyse “işte düşmanlarımızın sinsi planı, bizi çözümsüzlüğe ve acze sürüklemek için bu düşünce kalıplarını yaygınlaştıryorlar,” derdim. Fakat biliyorum ki, bu işi biz kendimiz üretiyoruz. Kısacası komplocu izahların bolluğu, tesadüfi değil.

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap