A.İlter TURAN
SİYASET PENCERESİ
Bir milletvekilimiz müjdeledi. Bedelli askerlikten yararlanmakta geç kalanlar, parasını ödeyemeyenler ve benzer durumdaki erkek vatandaşlarımız için yeni bir yasa teklifi verecekmiş. Malumunuz, bedelli askerlik gündemimizden hiç düşmez, bazen alevlenir. Milletvekilleri, hükümetler bedelli askerlik müjdesi verirler. Müjde genellikle devletin bütçesinde açıkların artmağa başladığı zamana denk gelir. Muhtelif sebeplerden askerliğini ertelemiş ya da bu sorumluluktan kurtulmak isteyen vatandaşlar paraları varsa, parayı ödeyip, kurtulurlar. Parası olmayanlar parayı denkleştirmeğe çalışırlar. Ennetice, bir süre askere alınmayı bekleyen kalabalık seyrelir, fakat bir süre sonra yine asker adayları havuzu büyür, yeni bir bedelli çözüm aramaya başlanır. Karşımızda parası olanı kollayan, olmayanı da askerlik hizmetine mecbur eden, hakkaniyete ne kadar uygun olduğu tartışmalı bir sorun var. Sorunun kökeninde tüm erkek vatandaşların askerlik yapmasını öngören anlayış yatıyor. Farklı bir dönemde farklı ihtiyaçlara göre şekillenmiş olan bu anlayış günümüzde bir soruna dönüşüyor. Her erkek askerlik yapar ilkesi, ülkemizin nüfusunun az olduğu, daha fakir olduğumuz, savunmanın insan gücü üzerine bina edildiği, acil durumlarda başvurulabilecek tek organize gücün asker olduğu bir dönemde ülkemiz ihtiyaçlarına cevap vermek için başvurulan başarılı bir formüldü. Askerlik tecrübesinin eğitimle ilgili ve sosyolojik nitelikle başka işlevleri de vardı. Olağan koşullarda köyünden, kasabasından ayrılmayan erkekler ülkenin farklı yörelerini görüyor, değişik yerlerden gelen insanlara tanışıyor, birlikte çalışıp kaynaşıyordu. Böylece ulusal bilinçlerinin güçleneceği düşünülüyordu. Sonra, ordu gelenlerin kimine okuma yazma öğretiyor, kimine beceriler kazandırıyordu. Piyasadan bir miktar işgücü de çekiliyordu. Günümüzün koşulları çok farklı. Nüfusumuz büyüdü, askere gitmesi gereken erkek sayısı ihtiyacı aştı. Askere gitmek için kuyruklar oluştu. Askerliğini yapmamış olmak birçok insanın geleceğini tasarlamasını zorlaştırıyor, lakin insanlar istedikleri zaman askere gidemiyorlar. Ordumuzun da teknik donanım düzeyi yükseldi, daha gelişmiş silahlar ve ileri savaş teknikleri kullanılıyor. Kısa süreler için askere alınan ve hizmet süresince acemiliği üzerinden atamayan sayıca kabarık kadroların askeri güce katkıları sınırlı kalıyor. Öğretim yaygınlaştığı için günümüzde bir dönem önemli hizmet verdikleri inkar edilemeyecek olan Ali okullarına gerek kalmadı. Türkiye hareket halinde; ülkenin başka yerlerini görmek için artık askere gitmek gerekmiyor. Kaldı ki, başta televizyonlar kitle iletişim araçları, en ücra yerdeki insanlarımızı bile hem ülkeyle hem dünyayla yakınlaştırdı. Acil durumlarda başvurulabilecek kurumlar çeşitlendi. AKUT gibi gönüllüsü bile var. Her erkek askerlik yapar ilkemizi gözden geçirmek zorundayız. İlkeyi koruyup, ihtiyaç halinde ifadesiyle sınırlamak, başka pratik çözümler üretmek mümkün. Zengini hizmetten muaf tutan, fakiri askerliğe mecbur eden bedelli askerlik kötü bir çözüm. Belki devlete bir miktar gelir sağlıyor ama sosyal adalet ve hakkaniyet uğruna bu bedelden vazgeçecek kadar zengin olduğumuzu düşünmek isterim.