DEĞİŞİME UYUM SAĞLAMAK GEREK!
İlterTURAN
siyaset penceresi
Demokat Parti Genel Başkanı Sayın Mehmet Ağar’ın seçim sonuçları muvacehesinde görevinden istifa etmesi ya da böyle bir izlenim yaratması sonucu bir süre önce yapılması beklenen parti olağanüstü kongresi, yine “müstafi” genel başkanın talimatıyla iptal edilmişti. Aradan geçen kısa süre içinde ne oldu, nasıl oldu bilinmiyor ama birdenbire kongrenin yapılacağı, genel başkanlık için Sayın Hüsamettin Cindoruk’a davet yapıldığı, kendisinin de görevden kaçmayacağını ifade ettiği anlaşılıyor. İptal edilen genel kongrede genel başkan adayı olacak isimler konusunda bir kıtlık yoktu ama, belli ki, mevcut yönetim kadrosu bu isimleri pek uygun bulmamış.
CHP’nde de kurultay hazırlıkları devam ediyor. Seçimde elde edilen ve dışardan bakanların değerlendirmelerine göre başarılı olmadığı ayan beyan olan sonuçlar, parti yönetimine bakılacak olursa, tatmin edicidir. Doğru yolda ilerlendiği teeyyüt etmiştir. Herhalde, Türkiye’nin bir gün iktidar olabileceği düşünülecek bir muhalefet partisine sahip olmaması partinin değil, memleketin sorunudur diye düşünülmektedir. Gerçi son zamanlarda parti genel başkanının etrafında yer almış yönetim kadroları arasından değişiklik ihtiyacını dile getirenler çıkmıştır ama bunlar inandırıcı olamamışlardır. CHP kurultayında lider ve yakın kadrosunun yenilenmesi beklenmiyor.
Ülkemiz tuhaf bir yer. Sandıklarda sürekli başarısızlık sergileyen partiler bir türlü siyasi hayattan silinemiyor. Belki ilerde herşey daha iyi olur ve bize yeniden fırsatlar doğar türünden bir anlayışla bir kısım insanlar partileri yaşatmaya çalışıyorlar. Partiden uzaklaşmş olanları yuvaya çağırıyorlar, kimisi cumhuriyetin kuruluşundan kimisi 1946 ruhundan söz ediyor. Aynı siyasi temayülün ürünü olduğu iddia edilen partilerin birleştirilmesi gerektiği söyleniyor, gösterişli basın toplantıları düzenleniyor ama birşey değişmiyor, durum devam ediyor. Sizce DP’nin toparlanp şaha kalkma gibi bir şansı var mı, ya da CHP’nin mevcut çizgisi devam ettiği sürece, seçmen katındaki konumunun ciddi biçimde güçlenmesini bekliyor musunuz? Şahsım adına böyle birşeyin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Yanıldığımı sanmıyorum.
Sorun nereden kaynaklanıyor? Partilerimizin çoğu dünyadaki ve Türkiye’deki değişimi okuyamıyorlar. Böyle bir çabaları var mı, ona da evet
demek kolay değil. İyi düşünülmemiş, sığ, daha çok semboller dünyası ilgili bir takım düşünce ve görüşleri yineleyerek yola devam etmek istiyorlar. Görgül temeli zayıf, toplumla bağlantısı kopuk ideolojik kalıplar temcit pilavı gibi seçmenlere sunulmaya devam ediyor. Fikirlerini sabitleyen, yenileme gereği duymayan zevatın başta yöneticiler olmak üzere parti kadrolarının yenilenmesine ihtiyaç duymamaları tabiidir. Hatta, genç kadrolar toplumda ve dünyada meydana gelen değişimelerden daha fazla haberdar olacaklarından, bunlar liderlerin kapalı dünyasına yönelik tehdit olarak dahi algılanabilirler.
Değişimi farketmemek, anlamdıramamak, değişime karşı durulabileceğini düşünmek, değişim baskılarıyla karşılaşanların gösterdiği sıradan tepkilerdir. Değişim statükodan kazançlı çıkanların kayıplara uğraması demektir. Eldekileri korumak için değişimi engellemeye çalışmak, kısa vadeli düşünüldüğü zaman, akılcı dahi bulunabilir. Ancak, değişimi görmezlikten gelen organizmaların (bunlar siyasi partiler de olabilir) uzun vadede varlıklarını sürdürdükleri vaki değildir. Yanlış anlaşılmasın, partiler birkaç eski tüfeğin geçmişi yadettiği tabela örgütler olarak devam edebilirler, toplum kaderini belirlemekte ağırlığı olan bir güç olma niteliğini yitirirler.
Hem Türkiye hem dünya değişti, değişiyor. Türk seçmeni de değişti ve değişmeye devam ediyor. Muhalefetimiz ise bir türlü değişemiyor. Halbuki biraz iktidarı incelese, faydalı ipuçları yakalayabilir. İktidar partisi, değişimi okuyamayan Saadet Partisi’nin içinde değişim gereğini kavrayan kadrolar tarafından Erbakan yönetimine karşı ayaklanarak kuruldu, kısa zamanda beklenmedik başarı sağladı. Acaba iktidar partisi neleri gördü, hissetti de başarılı oldu? Araştırılması gerek ama bazı gözlemlerde bulunulabilir. Dikkat ederseniz iktidar partisi pragmatik; insanlarımızın somut güncel ihtiyaçlarını belirlemeye ve bunlara kısa sürede cevap vermeye gayret ediyor. Muhalefetimiz ise ideolojik tavırlarda ısrarlı; somut ve güncel sorunlar üzerinde fazla kafa yormuyor. İktidar uygulamaya dönük, muhalefet uygulamadan bihaber. İktidar ekonominin ağırlıklı olduğunu, seçmenin yatırım, kalkınma ve sonuçta iş istediğini farkında. Muhalefetimiz ekonominin dış dünya ile fazla kaynaşmaması, devletin azalan rolünün iadesi gibi seçmenin inandırıcı bulmadığı önerilerinde ısrarlı. Piyasa ekonomisinin toplumda gördüğü yaygın kabulü algılamıyor. İktidar partisi kendini dışlanmış, yabancılaşmış hisseden insanlara siyasete katılma fırsatı veriyor. Muhalefet onları himaye edip, karşılığında itaat ve destek bekliyor.