DEMOKRASİNİN ZORLUKLARI

SİYASET PENCERESİ

 

DEMOKRASİNİN ZORLUKLARI

 

İlter TURAN

 

         Demokrasinin kötü bir yönetim biçimi olduğu, ancak diğer yönetim biçimlerinin daha da kötü olduğu sık dile getirilen ve demokrasinin üstünlüğünü anlatmak için kullanılan bir deyimdir. Başka sistemleri yakından tanıyanlar ya da ülkemizin daha az demokrasi ile yönetildiği dönemleri bilenler, demokratik yaşamın vazgeçilmezliğini görmüşlerdir. Dönem dönem demokrasimizin çözüm üretmekte pek de başarılı olmadığı durumlar ortaya çıkmış, sorunların aşılması için demokrasi dışı çözümler geçici ferahlıklar yaratmışsa da, bilahare bu tür çözümlerin uzun vadeli sorunlara temel oluşturduğu görülmüş ve demokrasinin faziletleri daha iyi anlaşılır olmuştur. Toplumlar zor anlar yaşamadan, güçlüklerle karşılaşmadan ve hatta bedel ödemeden, sahip olduklarının pek de fena birşey olmadığını idrak edemiyorlar. Bugün ülkemizin demokrasisi belirli bir olgunluk düzeyine erişmişse, bunun aksini savunanlar giderek pek de inandırıcı olmayan bir azınlık durumuna itilmiş bulunuyorlarsa, bunda yaşanan tecrübelerden çıkarılan derslerin önemli rolü vardır.

 

         Bir süre sonra üyelik müzakerelerine başlayacağımız AB bir demokrasiler birliği. Türkiye’nin üyelik müzakereleri süreci esnasında demokratik yönetimini aksatmamasını, demokrasisinde görülen eksiklikleri gidermek için çabalarına devam etmesini istiyor. Buna AB ile gelişen ilişkilerin karşısında vaziyet alan ve siyasi gücü şu anda gerilemekte olan bir kısım zevat dışında kimsenin karşı çıkacağını sanmıyorum. Bir çoğumuz demokrasimizin daha da iyileşebileceğini biliyor ve bunu istiyor. Demokrasimizin gelişmesi, duymaktan pek hazzetmediğimiz yeni görüşlerin ileri sürülmesine, kulağımızı tırmalayan seslerin duyulmasına vesile olacaktır. Fakat, bilindiği gibi, demokrasilerde sevimsiz görüşlerin ortaya atılmasının, hoşa gitmeyen sesler çıkarılmasının herhangi bir sakıncası yoktur. Önemli olan, barışçıl bir ortamda herkesin başkalarını ikna etmesine olanak sağlayan bir ortamın ve yapının korunmasıdır.

 

         Şimdiye kadar hep demokrasinin faziletlerinden söz ettik. Şimdi biraz da sorunlarından söz edelim. Bunlardan biri hepimizin malumu. Demokrasinin sağladığı özgürlükler demokrasinin ortadan kaldırılması için kullanılabilir mi? Bu sorunun kesin bir yanıtı olmadığını hepimiz biliyoruz. Daha doğrusu yanıt hukuki değil ancak siyasi olarak verilebiliyor. Konuya çok katı yaklaşıldığı zaman,  özgürlüklerin dar bir alana sığdırılması tehlikesi var. Hatta, siyasi rakiplerinin sesini kısmak isteyenler, onları demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışmakla itham edebilirler. Konuya çok geniş yaklaşılırsa, demokrasi tehlikeye girebilir. Her toplum kendi deneyimi ve sorunları çerçevesinde bu soruya bir yanıt arıyor. Ancak demokrasinin korunması, konuya mümkün olduğu kadar engin hoşgörüyle yaklaşılmasını zorunlu kılıyor.

 

         Ben, çoğu zaman üzerinde yeterince durulmayan ama gelecekte öneminin artacağını düşündüğüm bir ikinci demokrasi sorunundan söz etmek istiyorum. Demokrasilerde seçimler belirli aralıklarla yenileniyor. En uzun yenilenme aralığı beş yılı geçmiyor. Buna karşılık, toplumların karşılaştığı ve çok uzun vadeli perspektiflerle ele alınması gereken sorunlar var. Bu noktada karşımıza çıkan soru şu: Düşünme vadesi seçilme aralıklarıyla şekillenen siyasi partiler ve hükümetler, uzun vadeli düşünmeyi ve uygulamayı gerektiren adımlar atabilirler mi? İlk bakışta neden atmasınlar diyebiliriz. Fakat gelecekte ortaya çıkacağını kestirdiğiniz bir sorun için seçmenlerinizden şimdiden büyük özveri isteyebilir misiniz? İsteyecek olursanız, seçmen oyunu size mi, yoksa onlara kısa vadede refah vaadeden başka partilere mi verir?

 

Hayali sorunlardan söz etmediğimi, Türkiye’nin iktisadi istikrar programları karşısındaki tutumundan çıkarmak mümkündür. Biliyorsunuz, şu anda hükümetimiz iktisadi koşulların iyileşmesinden yola çıkarak uyguladığı mali disiplini bozmaması gerektiği konusunda sürekli uyarılmaktadır.  Bu tavsiyeler Türk ekonomisinin uzun vadeli sıhhati için gerekli olmakla birlikte, vatandaşlara iktidarları sonucu kısa vadede refah getireceklerini vaadeden hükümetleri sıkıntıya sokmaktadır. Dolayısıyla zaman zaman hükümetlerin bu disiplinden çıkma temayülü sergilemeleri, böylece programı tehlikeye atmaları olayları ile karşılaşılmaktadır. İsterseniz gelin daha da zor bir soruna  eğilelim. Nüfusu azalan ve nüfus içinde yaşlıların payının arttığı Avrupa ülkelerine otuz sene sonra ortaya çıkacak dayanılmaz transfer ödemeleri sorunu için şimdiden özveri talep etmek, özellikle yaşlı kesimden destek ve anlayış beklemek, demokrasilerde ömrü dört-beş yıllık aralıklarla belirlenen hükümetler için  ne derecede gerçekçidir? Görülebildiği kadarıyla, bunun kesin bir cevabı yoktur. Örneğin Alman hükümeti siyasi kayıpları göze alıp bazı önlemler almaya çalışırken, aynı sorunlarla karşılaşan Franaız hükümeti dikkati içinde Türkiye’nin AB üyeliği konusunun da bulunduğu başka konulara çekerek geçiştirmeye çalışmaktadır.

 

Demokrasilerin uzun vadeli sorunları aşmakta zorluklarla karşılaştığı aşikardır. Bunun ilacı demokrasiden vazgeçmek değil, zorlukların nasıl aşılabileceği konusunda çareler aramak ve bulmaktır. Demokrasilerin karşılaştığı sorunların çare bulma yöntemi yine demokrasidir

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap