Prof.Dr.A.İlterTURAN
siyaset penceresi
CHP yöneticilerinden Mehmet Sevigen kamuoyundan ve partisinden gelen baskılar sonucunda tüm görevlerinden istifa etmek mecburiyetinde kaldı. Partiden de ayrılmasını isteyenler var. Sevigen’in yürürlükteki yasalara göre suç işlemediği ortada, fakat birçok kişi, kendisinin görevi itibarile yapmaması gereken bir işi yaptığını düşünüyor. Bu değerlendirmeye Mehmet Bey de katıldı. Ahlaki açıdan yeterince titiz davranmamış olabileceğini, ancak girdiği arazi geliştirme işine taahhüt ettiği parayı koyamadığı için çıkar sağlamadığını, dolayısıyla masum olduğunu ileri sürdü. Doğal olarak, ortaklık koşulunu yerine getirseydi kusuru daha büyük olacaktı. İş teşebbüs aşamasında kalmış. Ancak, bu işe girişmekle ahlaki sorun zaten ortaya çıktığından istifasında isabet vardır. Görevini korumakta direnseydi, seçim kampanyası ortasında muhalefete önemli bir koz verecekti.
Son günlerde gazetelerde bol miktarda yolsuzluk haberi okuyoruz. Hemen hepsi siyaset alanından kaynaklandığından, siyaset alanında bir ahlak çöküntüsü yaşadığımızı, diğer alanlarda önemli bir sıkıntı olmadığını düşünebilirsiniz. Gelin üzerinde biraz daha düşünelim, başka yozlaşma sorunları aklımıza gelecek mi? Ben kendi mesleğimden size bir örnek hatırlatayım. Birkaç gün önceki bir haberde, öğrencilerin ödevlerinde sık sık kaynak göstermeden alıntı yaptıkları, hatta bazılarının ödevlerini ücreti mukabili şirketlerden ısmarladıkları bildiriliyordu. Bir üniversitemiz intihalleri saptamak için bir yabancı şirketten hizmet alıyor, böylece öğrencilerin ödevlerindeki intihalleri yakalayarak akademik ahlak kurallarının ihlalini engellemeye çalışıyormuş. Pek güzel de, beni rahatsız eden konu daha derin. Gençlerimizin akademik ahlakın kurallarına fazla bağlı olmadıkları anlaşılıyor. Ahlaklı davranmaya değil, yakalanmamaya çalışıyorlar. Demek ki gençlerimize ahlaki değerleri benimseterek davranışlarını yönlendirmekte pek başarılı olamamışız. Acaba diyorum başarısızlığımızın başlıca nedeni bizim kendi yaşamımızda ahlaki endişelere fazla yer vermememiz olmasın?
Söz kopyadan açılmışken bir başka örnek akla geliyor. Taklit mal yapmakta dünyada saygın (!) bir yerde bulunduğumuzu biliyorsunuz. Uluslararası toplantılarda ülkemizin fikri mülkiyet haklarına saygılı olmadığı sıkça dile getirilir. Yakın zamana kadar, başkalarının yüksek maliyetlerle geliştirdiği fikirleri, modelleri, teknolojileri bedel ödemeden taklit etmekte ahlakiliğe aykırı bir taraf görmüyorduk. Fikri haklara saygının önemini artık ülkemiz teknoloji üretmeğe başladığı için, yeni yeni anlıyor, fikir ürünlerini çalmanın ahlak sorunu olduğunu idrak ediyoruz.
Çevremizde rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, mevkiden menfaat sağlama yaygın. Yakınıyoruz. Başka birşey yapıyor muyuz? Hayır. İşlerini kuralsız yürüten kişiler karşısında sessiz kalıyoruz. Aramızdan bazıları bu kişilere karşı hayranlık, hiç olmazsa onaylayıcı bir hoşgörü sergiliyor. Sosyal ortamlarda kendilerine samimiyet ve dostluk gösteriyoruz. Bizler ahlakiliği önemsediğimizi çeşitli vesilelerle ifade etmediğimiz, hayata geçirmediğimiz sürece, çevremizdeki ahlaki kural ihlallerinin arkası kesilmez, gelecek kuşaklara ahlaklı olmanın erdemini aktarmakta da inandırıcı olamayız. Alınmayalım ama eleştirilerimizi esirgemediğimiz siyasilerimiz, halihazırda ahlaki olmayan davranışların üstüne gitmekte toplumun gerisinde değiller, ilerisindeler. Onları cesaretlendirmemiz gerekiyor.