DIŞARDAN BAKINCA TÜRKİYE FARKLI GÖRÜNÜYOR!

 

Prof.Dr.A.İlter TURAN

                                            SİYASET PENCERESİ

Bella Vista’da kaldirim kafelerinde yemek yiyen kalabalıkları parlak bir güneş ısıtıyor. Santiago’da Temmuz’un bizim Ocak’ımıza denk geldiğine inanmak kolay değil. Yine de dağların arasındaki bir çanağın yarattığı mutedil iklim sizi aldatmasın. Şehrin üç  yanını çevreleyen yalçın dağlar karla kaplı. Heybetli görünümleriyle, zor iklim koşullarından uzak olmadığınızı hatırlatıyorlar. Yıllar önce Almatı’ya bir Temmuz sabahı indiğimde karşımda dikilen Tanrı Dağlarının büyüleyici ihtişamını anımsıyorum.  

 

                Santiago’ya Uluslararası Siyasal Bilimler Derneği’nin (IPSA) Dünya Kongresi’ne katılmak için geldim. Toplantıya Türkiye’nin muhtelif üniversitelerinden katılan çok sayıda bilim insanı var. Önemli bir bölümü gençlerden oluşuyor. Derneğin çıkardığı meslek dergisinin editörüyle sohbet  ederken, son zamanlarda Türkiye’den çok sayıda manuskri aldıklarını, çoğunun yetkin çalışmalar olduğunu, nitekim önümüzdeki iki sayıda birer Türk siyasal bilimcisinin makalesinin yer alacağını söylüyor. Gururlanıyorum. İki binin üzerinde tebliğin sunulduğu toplantının programının yapılması sorumluluğunu bir Türk üstlenmiş. Derneğin yönetim kuruluna da bir başka Türk seçildi. Bunları gördükçe, Türkiye’nin güçlendiğini hissetmeye başlıyorsunuz.

 

                Toplantının açılış törenindeki konuşmasında  Şili Dış İşleri Bakanı Menendez, ülkesinin dünya ile ilişkilerini nasıl geliştirdiğini örneklendirirken, iki gün sonra Dış Ticaretten sorumlu bakanın başkanlığında bir Türk heyetiyle serbest ticaret anlaşması imzalayacaklarından söz etti. Çarşamba  günü dernek yöneticilerine verdiği kabul sırasında Şili Cumhurbaşkanı Michelle Bachelet’e, Türk olduğumu söyleyince, Türkiye ile ilişkilere büyük önem verdiklerini vurguladı.  Bir başka yemekte Dış İşleri Bakanlığı müşteşarıyla aynı masayı  paylaşmanın yarattığı sohbet ortamında, Şili Hava Kuvvetlerinin pilotlarını ,Türkiye’nin eğiteceğini öğrendim. Ayrıca Şili Türkiye’den roketler alıyormuş. Müşteşar, Türk bakan Zafer Çağlayan’ı  pratik ve sonuç odaklı bulduklarını, olumlu etkilendiklerini vurguladı.

 

                Bir öğlen yemeğindeyiz. Masada mesleki temaslar sonucu tanıdığım, fakat zaman içinde dostluk geliştirdiğim, herbiri ülkelerinde tanınan İngiliz, Fransız ve Alman üç meslekdaşım var. Dünyanın sıkıntılı bir dönemden geçtiği sırada Avrupa’da siyasi lider kıtlığından şikayet ediyorlar. Hiçbiri kendi ülkesinin liderini beğenmiyor. Birbirlerinin liderlerini de beğenmiyorlar. AB Genel Sekreteri  Manuel Barrosso’dan da şikayetçiler. İngiliz dostum beklemediğim bir  açıklamada bulunuyor: “Şu anda Avrupa’da en güçlü lider Erdoğan’dır.” Ve devam ediyor:  “Erdoğan kamuoyunun yaygın desteğine sahip ve bunu devam ettirebiliyor. Parlamentosunda etkili, netice alabiliyor. Düşündüğünü söylemekten çekinmiyor.  NATO’nun Rasmussen gibi saçma bir genel sekreter tercihine karşı sesini yükselten tek lider o oldu.” Kendi siyasi dğerlendirmelerime belki  tamamen uymuyor ama  değerlendirme hoşuma gidiyor.

 

                Gün lük siyasetin yarattığı ve çoğumuzun kısırlığı üzerinde ittifak ettiği çekişmeler devam ederken, ülkemizin uluslararası sistemdeki yerinde,  dünyanın  başka yörelerinde algılanışımızda meydan gelen değişmeyi farketmek için arada sıra uzaklara gitmek yararlı oluyor. Toplumsal faaliyet alanlarının tümünü kapsamasa da, Türkiye yükselen bir ülke. Dışardan bakınca Türkiye başka görünüyor.  

 

 

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap