AZERBAYCAN SEÇİMLERİ
Komşumuz ve kardeş ülke Azerbaycan, bir hafta önce Pazar günü parlamento seçimlerini gerçekleştirdi. Seçimlerin kendisi sakin bir havada cereyan etmekle birlikte, ardından bir fırtına koptu. Muhalefetin seçimlere hile karıştığı iddiaları, bilahare seçimi denetlemeye giden çok sayıda denetleyici kurumun bazıları tarafından desteklendi. Bu arada, bazı yerlerde sandık çıkışında uygulanan anketlerin sonuçları ile, sandıktan çıkan oyların dağılımı arasında farklar olduğu da dile getirildi. Cumhurbaşkanı İlham Aliev de bu şikayetlerin bir bölümünü haklı bulmuş olacak ki, birkaç seçim bölgesinde oyların yeniden sayılması, şikayetlerin incelenmesi talimatını vermiş. Diğer yandan, Azeri muhalefeti meydanlara dökülerek seçimlerin iptal edilmesini istiyor. Ukrayna ve Gürcistan’da gerçekleştirilen değişimin bir benzerinin kendi ülkelerinde de uygulanabileceğini ümit ediyor. Şimdilik böyle bir olasılığın güçlü olduğunu söylemek zor. Fakat, bazen siyasi ortamın çabucak dönüşebileceğini de unutulmamalıdır.
Azerbaycan seçimlerini yerinde izlemek fırsatını buldum. Marmara Stratejik Araştırmalar Vakfı’nın davetlisi olarak diğer seksen kişi ile beraber gözlemcilik görevini üstlendim. Seçim günü, Bakü’ye 100 kilometreden daha uzak Şamahı kentine giderek, kent ve köylerindeki bazı sandıkları dolaştım. Sandıklarda Türk seçimlerinde gözlediğim bayram havası yoktu. Beş, altı kişilik sandık kurulları bir bürokrat kayıtsızlığı ile işlerini yürütürken, onların yan tarafında tek sıra halinde oturmuş çok sayıda gözlemci somurtuyorlardı. Katılma oranı düşüktü. Katılanların büyük bölümünün yaş ortalaması ise oldukça yüksek gözüküyordu. Ülkenin her tarafını seçim gözlemcileri sarmıştı. Sandık kurulları gözlemcileri iyi karşılayıp, onlara yardımcı olmak isteyen bir görünüm veriyorlardı.
Sizlerin de bilebileceği gibi, seçim sırasında yapılan gözlemler bir kaç alanda toplanıyor: listelerde adı olmayanlara oy kullandırılıyor mu, oy kullanmaya gelenler yönlendiriliyor mu, oyunu bir yerde kullanan bir kimse başka bir yerde daha oy kullanabiliyor mu, oyunu kullanmak isteyen kişilerden engellenenler var mı, oyların sayımı doğru yapılıyor mu? Sabah 8’den akşam 19’a kadar süren bir oylama sırasında, gözlemcilerin her şeyi baştan sona kadar izlemesi mümkün değil. Genel bir kanaat ediniyorsunuz. Gezdiğim sandıklarda işlerin düzgün yapıldığı izlenimini edindim. Şamahı bölgesinde iktidar partisi aday göstermemişti. Bir sandalye için onbir aday yarışıyordu. Küçük bir yer olması nedeniyle sandık çevresindeki herkes birbirini tanıyordu. Bu durum oylamanın muntazam yapılmasını teşvik etmiş olabilir.
Grubumuzda konuştuğum ve ülkenin hemen her yöresine giden diğer üyeler de seçimlerde dikkate değer olaylarla karşılaşmadıklarını ifade ettiler. Dolayısıyla, başta AGİT olmak üzere bazı uluslararası kuruluşların seçimleri uluslararası standartlara uygun bulmayan raporları hepimizi şaşırttı. Olasılıkla şüpheli uygulamalar Baku içinde ve yakınlarında, kent ortamında olmuştur. Bunlara neden başvurulmaya gerek duyulduğunu ise anlamak zordur çünki Azeri muhalefeti dağınık, bölünmüş durumdadır, iktidara talip olacak bir büyüklüğe ulaşmamıştır. Azerbaycan’daki durum bu açıdan Ukrayna ve Gürcistan’la karşılaştırılacak nitelikte değildir. Bu iki ülke iktidara çok yaklaşmış, seçimdeki bazı manipülasyonlar dolayısıyla iktidardan mahrum olduğuna inanan, toplumun bir kesimininn kararlı destek verdiği muhalefet hareketlerine sahiptiler. Azerbaycan’da bu türden ve çapta bir muhalefet hareketinin olduğunu söylemek mümkün gözükmüyor. Belki de muhalefet bu nedenle, ülke dışından aldığı desteğe olağan ötesi bir önem veriyor.
Azerbaycan’da demokrasinin yerleşmesi, gelişmesi Türkiye’nin özellikle arzuladığı bir sonuçtur. Demokrasi toplumsal-siyasal değişimin barışcıl yollardan gerçekleşmesine fırsat verdiğinden, siyasi istikrarın güvencesidir. Türkiye’nin özlemi ve çıkarı komşularının istikrarlı olmasındadır. Dolayısıyla, Türkiye’nin Azerbaycan’ın demokrasi kurma ve geliştirme çabalarına yardımcı olması esastır. Fakat, daha da önemlisi, Azerbaycan’ın demokrasisini kendi iç siyasal süreçlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkarmasıdır. Ama durum pek öyle gözükmüyor. O zaman, dış ülkelerin demokratikleşmenin başlıca itici gücü olma rolünü benimsemelerinin nedenleri üzerinde biraz düşünmemiz lazım. Sizce, Ermenistan’da hiç de demokratik olmayan seçim sonuçlarına fazla itiraz etmeyen bazı ülke ve örgütlerin, Azerbaycan’da sergilediği demokrasi düşkünlüğü sadece demokrasiye duydukları aşkın ürünü müdür? Belki öyledir ama ben kuşkularımı yenemiyorum. Rusya, Amerika, Türkiye ve İran’la ilişkilerini dengelemeye çalışan mevcut yönetimin, buralara daha fazla yerleşmeyi, petrolden daha fazla pay almayı, burada üsler kurmayı isteyenleri yeterince memnun etmediği, seçimlerde sergilenen hassasiyetin de, mevcut yönetimi zayıflatmak arzusundan kaynaklanabileceği endişesini taşıyorum. Bu kuşkumda yanılıyor olmayı çok isterim.