ERMENİ SORUNUNA DAİR TUTUM GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
İlterTURAN
siyaset penceresi
Ermeni Soykırımı karar tasarısı Amerikan Temsilciler Meclisi’nde komisyondan geçti. Gündeme alınıp alınmayacağı henüz belli değil. Temsilciler Meclisi ve Senato’da komisyonlar bizim parlamenter geleneğimize nazaran daha fazla önem taşırlar. Yasa ve karar tasarıları çoğu zaman komisyondan geldikleri gibi geçer. İstisnalar olabilir, ama çoğu zaman genel kurula inen tasarılar üzerinde fazla değişiklik yapılmaz. Komisyonların esas işini ise temsilciler değil, onların siyasi talimatına uygun hareket eden uzmanlar görür. Gereken uzlaşma zemini önceden uzmanlarca sağlanmış olduğundan, iş genel kurula geldiğinde tamamlanmış sayılır. Karar tasarısı bir hayli yol almış bulunuyor.
Ermeni Soykırımı karar tasarısının üzerindeki tartışmaların temel noktası Amerikan yönetiminin, Türk-Amerikan ilişkilerinin derinden sarsılmasından duyduğu endişedir. Irak ile ilgili olarak askeri kolaylıklara son verilmesinden korkulmaktadır. Bu nedenle Bush yönetimi tasarının gündeme alınmamasına çalışıyor. Meclis Başkanı Pelosi önceleri Beyaz Sarayın uyarılarına pek aldırış etmez gözüktü. Kendi seçim bölgesinde Ermeni asıllı çok sayıda seçmen olması, karar tasarısına karşı olumlu yaklaşmasını zorluyordu. Ancak Meclis Başkanının işini sadece kendi seçim bölgesindeki seçmenlerin tercihlerine bakarak yürütmesi mümkün değildir. Tasarının yeter desteği olduğuna güvenmesi lazım.
Ermeni Soykırımı Tasarısının destek yapısı ise karmaşık ve güvenilir değil.
Kendi seçim bölgelerinde Ermeni kökenli seçmeni bol olan temsilciler tasarıya sahip çıkıyorlar. Ayrıca, parti disiplini olmamakla birlikte parti dayanışması güçlü olan Amerikan Kongresinde karşılıklı yardımlaşma geleneği egemendir. Bir konuda belirgin bir tercihi olmayan bir temsilci, bir başka dostunun kendisinden oy istemesini memnuniyetle karşılar. Böylece, gelecekte ihtiyacı olunca tahsil edebileceği bir oy alacağı ortaya çıkar. Bu açıdan bakıldığında, Ermeni tasarısı maliyeti yüksek olmayan bir hatır oyu potansiyeline sahiptir. Nitekim, tasarıya imza koyanların bazılarının bilahare imzalarını geri çekmeleri hatır oyunun maliyetinin yükselmesi durumunda, bundan kolayca cayılabilmesinden kaynaklanıyor. Tasarıya yönelik desteğin bir de Türkiye ile ilgisi olmayan bir boyutu var. Halihazırda Beyaz Saray’ın Kongre üzerindeki etkisi çok zayıflamıştır. Doğru olmayan bilgilere dayanılarak başlatılan, beceriksizce yürütülen ve nasıl sonuçlandırılacağı belirsiz olan Irak Savaşı’nın kızdırdığı ve iktisadi koşulların kötüleşmesinin yıldırdığı Amerikan seçmeninin temsilcileri pek başkan sözü dinleyecek havada değiller. Başkanın isteklerine karşı direnerek, Cumhuriyetçi Parti’yi gelecek seçimlerde ağır bir hezimete uğratmayı tasarlıyorlar.
Başkan Bush’un Kongre karşısındaki konumunu zayıflatan bir husus daha var. Sözkonusu olan bir karar, yasa değil. Amerikan Kongresi’nin her iki kamarası da kendi görüşünü bir karar olarak ifade edebilir. Dolayısıyla Temsilciler Meclisi’nin kabul ettiği bir kararın kesinlik kazanması için mutlaka Senato tarafından da benimsenmesi mecburiyeti olmadığı gibi, kararların Başkan tarafından onaylanması da gerekmez. Keza, yargı denetimi de söz konusu değildir. Buna karşılık, Amerikan yönetimi bazı üyeleri etkilemek üzere gayret edebilir. Bayan Pelosi bile, Başkan beni aramadı diyerek kararında bir esneklik unsuru bulunduğunu ima etmişti. Beyaz Saray’ın ya da bizzat başkanın diğer bazı temsilcilerle görüşerek onları ikna etmeye çalışması, onların bazı taleplerini karşılaması, ya da bazı mahrumiyetlerle karşılacaklarını hatırlatması her zaman mümkündür. Ancak, Amerikan yönetiminin pek sınırlı gücü yeterli olacak mıdır? Bekleyip görmek lazım.
Olasılık zayıflasa da, eğer Ermeni tasarısı geçecek olursa, ne yapacağız? Maalesef, şu ana kadar izlediğimiz politika elimizi kolumuzu bağlıyor. Amerika’ya sağladığımız askeri kolaylıkları esirgeyeceğimizi ilan ettik. Söylediklerimiz yapmamak, inadırıcılığımızı aşındırır. Buna karşılık, uygulayacağımız yaptırımlar, belki Temsilciler Meclisi’nin umurunda olmayacak ama Türkiye’nin tutumunu destekleyen Amerikan yönetimini zor durumda bırakacaktır. Amerikan yönetimi önce sıkıntıya düşecek olsa da, zaman içinde bunları giderecek önlemleri alabilir. Alternatifsiz değil. Unutmayalım, ilk Irak müdahalesi sırasında ABD’nin Türkiye’nin desteği olmadan işgali gerçekleştiremeyeceğini öne sürenlerin tahlilleri doğru çıkmadı.