BİRAZ ETRAFIMIZA BAKSAK İŞLERİ DAHA İYİ YÜRÜTÜRÜZ!
Prof.Dr.A.İlterTURAN
siyaset penceresi
Amerikalı bir okul arkadaşım var. Dostluğumuz sürüyor. Washington’da yaşadığından görüşme imkanları oluyor. Dört yıl önce Federal memuriyetten emekli olmuştu. Demokratların iktidarında nisbeten önemli görevlere gelir, Cumhuriyetçiler döneminde kızak göreve atanırdı. Bush seçilince, süresi dolar dolmaz, emekliliğini istedi. Obama kazanınca, kendisini buldular ve eskiden çalıştığı bakanlıktaki geçiş (bizdeki deyimiyle devir-teslim ekibine kattılar). Tekrar çalışma hayatına dönmemek koşuluyla kabul etti. Daveti yapanlar buna çoktan razı, yeni yönetimde göreve talip insan sıkıntısı yok. Arkadaşım bana bir liste gönderdi. Her bakanlıkta geçiş dönemine nezaret edecek kişi ve görevlerinin kapsamını sıralıyor. İktidarda nöbet değişiminin muntazam ve aksamadan gerçekleşmesi için yapılan düzenlemelere hayran olmamak mümkün değil. Geçiş işlemleri yürütülürken, Obama da kabinesini ilan ediyor. Dikkat ettiyseniz, bakanlık yapması düşünülen kişilerle görüşmeler yapılıyor, durumları inceleniyor, mazilerinde bakan olmalarına mani olacak bir durum var mı diye soruluyor, birlikte çalışmanın koşulları üzerinde anlaşmaya varılıyor ve atama yapılıyor.
Amerika’da hükümetin oluşturularak görevi devralması işlemleri devam ederken, bizde işlerin nasıl yapıldığını hatırladım. Malumunuz, yeni bir hükümet göreve geleceği zaman kimin bakan olacağı, hangi bakanlığa atanacağı pek belli olmaz. Bakan olmayı uman zevat şık giyinerek ortalıkta dolaşmaya, dikkati çekmeye çalışır. Telefon bekler. Başbakan kurul listesiyle uğraşır. “Bakan olmazsam partiden istifa ederim,” ve benzeri tehditleri savuşturmaya çalışır. Son dakikada bile liste değişebilir. Başbakan, Bakanlar Kurulu listesini Cumhurbaşkanına götürmesine dakikalar kala birisine telefon ederek bakan yapıldığını bildirebilir. Bazen bakanlık teklif edilen kişi ilan edilen listede yer almaz, fenalık geçirir. Bazen de kişi bakan yapıldığını ancak radyodan, televizyondan öğrenir. Bu ortamda bakan olmak piyango türü bir iş olduğundan, göreve gelenlerin işleri kavraması vakit alır, kiminin donanımı işleri öğrenmesine zaten fırsat tanımaz, kimi tesadüfen başarılı olur, çoğu da vasat ya da altı bir performansla günlerini geçirir. Rakibi olmayan başbakan ise rahattır.
Başkan seçiminden sonra uzun geçiş süreci yaşanması Amerikan sistemine özgü. Başkanlık veya parlamenter sistem olsun, çoğu ülkede böyle bir uygulama yok. İktidarlar seçimden hemen sonra göreve başlıyorlar. Ancak, idarede sürekliliğin sağlanması, iktidar değişimiyle birlikte kırılmalar yaşanmaması, bakan olarak atananların göreve kolay intibak etmeleri için gelişmiş yollar var. İlkin, idarede sürekliliği bürokrasi sağlıyor. Son yıllarda iktidarımız bürokratlar kendinden olsun sevdasıyla, ehliyeti tartışmalı zevatı üst bürokratik görevlere atayarak idarenin sürekliliğine darbe vuruyor. İkinci yol, muhalefette gölge kabine oluşturmak, bakan olabilecek kişileri göreve hazırlamak. Burada ise tam manasıyla dökülüyoruz. Göreve dönük nitelik aranmadığından, herkes bakan olmak istiyor; olabiliyor da. Biraz etrafımıza baksak, başkaları bu işleri nasıl yapıyor görsek, işlerimiz daha iyi yürütürüz ama bu kimsenin işine gelmiyor.