SATILIK KOLTUKLAR

Prof.Dr.A.İlter TURAN

                                            SİYASET PENCERESİ

Kısa bir süre önce Eyüp’te türbanlı, çarşaflı avanesiyle CHP’ne geçen bir bey, birkaç gün önce, “geldikleri  gibi giderler” misal avanesini tekrar toplayıp, kendisi için daha parlak gelecek vaadeden siyaset ufuklarına hareket etti. Bizde partiler arasında hicret amal-i adiyedendir. Sadece parti üyelerinin hicretiyle sınırlı kalmaz. Milletvekillerimiz ve belediye başkanlarımız da dönem dönem göç kervanına katılırlar. Göç seçim dönemlerinde artar. İtici gücü, aday gösterilmeyi isteyen ve bekleyenlerin bu şerefe nail olamayacaklarını algılamalarıdır. Biliyorsunuz, bizde kimin aday olacağını partilerin genel başkanları ve çevrelerinde kümelenmiş az sayıda yönetici belirler. Birkaç istisna dışında, genel başkan ve çevresinin bir  kişiyi istemediği zaten önceden belli olur. Bazen de kişi aday yapılmadığını listelerden öğrenir.

 

                Aday yapılmayacağını kestiren kişinin yapacağı fazla birşey yoktur. Eğer az ya da çok bir seçmen tabanı varsa, oy getirici gücünü abartarak başka partilerle adaylık pazarlığına girişilebilir. Partisine zor duruma sokacak bilgilere sahipse parti yönetimine dönük kapalı şantaj girişimleri olabilir. Son olarak da partinin kamuoyu önünde zorda bırakan açıklamalar yapılabilir. Dinin siyasetle yakınlığını benimseyen sağ bir siyasi gelenekten gelen Eyüplü Bey, bu son yöntemi tercih etmiş, bir CHP Genel Sekreter yardımcısının aday yapılması için kendisinden 600.000 dolar rüşvet istediğini, bu talebi etik bulmadığından ayrılmayı tercih ettiğini, elinde iddiasını doğrulayacak ses kayıtları bulunduğunu beyan etmiştir. Bugüne kadar kayıtlar ortaya  çıkmamıştır. Tahmin ama, ben çıkacağını da pek zannetmiyorum, hatta bir ihtimal böyle kayıtların mevcut olmadığını düşünüyorum. Olayda bir ironi de var. Belli ki, siyasi ikbal arayan vatandaşımız, sırf bu niyetle bir partiye girmiş, çıkmış. Bunda herhangi bir etik problem görmediği anlaşılıyor. Sizi bilemem ama benim kanaatim, mevki kapmak için partilerarası göçebeliğin ahlaki olmadığıdır. Ne diyelim, telakki meselesi.

 

                Bu tatsız olayın  altında yatan, aday belirleme işleminin demokrasiden uzak bir sürecin ürünü olmasıdır. Milletvekili ve belediye başkan adaylarının belirlenmesinde milli takıma hangi futbolcuların alınacağını belirliyormuş gibi tek seçici yöntemi kullanılınca, sürecin yozlaşmaya açık olduğunu görmek fazla malumatlı olmayı gerektirmemektedir. Önseçim veya benzeri bir mekanizmayla aday belirleme sürecini parti örgütlerinin etkisine daha duyarlı ve yaygın katılıma açık bir eyleme dönüştürmemiz gerekiyor. Bu göründüğünden çok daha zordur. Ülkemizde parti örgütü tabir ettiğimiz yapılar az sayıda iş takipçisinin, örgütçülüğü bir imkan sağlama yöntemi olarak kullanan zevatın yuvalandığı, toplumla bağlantısi pek de güçlü olmayan teşekküllerdir. Dolayısıyla salt aday belirleme yöntemini değiştirmekten öteye bir reform üzerinde düşünmek gerekiyor ama bu reformu kim yapacak? Mevcut durumdan yararlananlardan fazla bir destek bekleyemeyiz. Toplumdan kaynaklanan siyasette yenileşme ve  temizlik hareketleri gelişmeli. Bu olmadıkça , biz satılık koltuk türünden yolsuzluklarla yaşamaya mahkumuz.

 

 

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap