PAKİSTAN’DAKİ SEL FELAKETİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

 

Prof.Dr.A.İlter TURAN      

                                                                      SİYASET PENCERESİ 

 

Pakistan’daki felaketin resimlerini gördükçe yüreğim parçalanıyor. Doğal afetler karşısında insanoğlu aciz kalabiliyor ama fakir ülkelerin insanları bu tür felaketlere her zaman daha açık. Yardıma koşmalıyız. Pakistan Türkiye’nin samimiyetle kardeş diyebileceği nadir ülkelerdendir. O diyarın insanları Türkiye’ye karşılık aramadan içten bir sevgi beslerler. Malumunuz, Ramazan’dayız. Varlıklı kişi ve kuruluşlar, otellerde, restoranlarda, sofraları zengin donanmış iftar yemekleri veriyorlar. Acaba, bu tür davetler iptal edilse de davet bedeline tekabül eden para Pakistanlı kardeşlerimize yardım olarak gönderilse daha büyük bir sevap olmaz mıydı?  Davetin iptal edildiğine, parasının Pakistan’daki felaketzedelere bağışlandığına ilişkin bir yazı, sanıyorum davet sahibine, gerçekleşen bir davetin sağladığı itibardan daha fazlasını sağlayacaktır. Az veya çok hepimiz yardımcı olmaya çalışalım.

 

            Pakistan’a yardımdan söz ederken aklıma geldi. İktidar ve muhalefetimizin ilişki düzeyleri yerleşik demokrasilerde görülmemiş düzeyde gergin.  En can alıcı konularda bile rakiplerin bir araya gelmesi mümkün olmuyor. Acaba Pakistan’a Yardım Ulusal Komitesi diye bir komite kurulsa, Pakistan’a yardımı koordine etse, dağınık çabaların yerini bildirilen ihtiyaçlara göre belirlenen yardımlaralsa daha uygun olmaz mı? Bu komisyonun başkanı Sayın Başbakanımız, birinci Başkan Yardımcısı Sayın Kılıçdaroğlu, ikinci başkan yardımcısı Sayın Bahçeli, üçüncü Başkan yardımcısı da BDP’nin görevlendireceği eşbaşkanlardan biri olsa diyorum. Böyle bir girişim, iki önemli amaca birden hizmet etmiş olur. İlkin, Türkiye’nin Pakistan’ın felaketi karşısında yekvücut olarak bu ülkenin derdine sahip çıktığı, muhalifiyle, muvafıkıyla onların derdini paylaştığı, dostlarımıza duyurulmuş olur. İkinci olarak, şartlar gerektirdiği zaman tüm siyasi partilerimizin aynı amaca hizmet etmek için birlikte çalışabilecekleri de kanıtlanmış olur. Tabii, benimki biraz fazla iyimserlik olacak ama belki başka işbirliklerine de örnek teşkil eder, gelecekteki işbirliklerinin temeli atılmış olur.

 

            Geçtiğimiz haftalarda gazetelerimizde deprem konusunda yazılar çıktı. Tesadüf değildi, Gölcük depreminin bir yıldönümünü daha yaşadık. Pakistan’ın sel sorunu  varsa, bizim de deprem sorunumuz var. Bilim adamlarımız  birbirinden çok farklı değerlendirmeler yapıyorlar ama önümüzde büyük bir deprem olacağı konusunda ihtilaf yok. Tahminler ne zaman olur, ölçeği altı mı, yedi mi olur konusunda çelişiyor. Gölcük tecrübesinden sonra devletimiz bir takım tedbirler aldı ve vatandaşın uymasını öngördüğü bazı kurallar da koydu ama daha yapılacak çok şey olduğu ve işleri yeterince sıkı tutmadığımız hususunda ortak bir kanı var. Bazen insan inanmakta güçlük çektiği olaylarla dahi karşılaşıyor. Bir binası güvensiz bulunan üniversitenin rektörü, binanın yıkılıp yeniden yapılma planlarını ertelemiş; İstanbul’da binaların yüzde sekseni güvensiz diyerek de kararını savunmuş.  Ne demeli? Tedbir alma imkanı varsa, almak gerekmez mi? Ben felaketlere hazırlıklı, fecaat manzaralarının ortaya çıkmaması için tedbir alan bir ülkede yaşamak istiyorum.

 

            Pakistanlı kardeşlerimizin başı sağ olsun.

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap