A.İlter TURAN
SİYASET PENCERESİ
Geçen hafta yaşadığımız, yirmi beş askerimizi şehit verdiğimiz Afyon Cephanelik yangınının neden kaynaklandığını bilmiyoruz. Yetkili kurumların başka olaylardaki davranışlarına bakarsak, yakın zamanda veya hiç öğrenemeyeceğiz. Olay yeterince incelenmeden iktidar kaza, muhalefet sabotaj ihtimalini benimsedi. Tarafsız uzmanların yapacağı incelemeler sonucunda ulaşılacak bulguların yerini gereksiz siyasi tartışmalar aldı. İşlerin siyaset mecrasına dökülmesi, kazanın nesnel olarak incelenmesini ve olanların tekrarlanmaması için gerekli derslerin çıkarılmasını güçleştirecek, belki de olanaksızlaştıracaktır.
Gazete haberlerinden anlaşıldığı üzere, olayda açıklanmaya muhtaç kural ihlalleri var. Karanlıkta çalışılmış. Taşıma işlemleri için acemi askerler kullanılmış ve saire. Bütün bunlar işler bir an önce bitsin, teftişe hazır olunsun diye yapılmış. Anlaşılıyor ki, işi bitirme gayreti, emniyet kurallarının gözetilmemesini teşvik etmiş. Sonuç ortada: Yetişmiş, genç insanlarımızı kaybettik. Gerekli önlemlerin alınmasını, eğitimlerin verilmesini ve bir daha benzer deneyimi yaşamamayı dileyelim.
Bana öyle geliyor ki, Afyon’daki olay, daha genel sorunun özeldeki bir yansıması. Yapılacak işi önceden tasarlayarak karşılaşılacak sorunları kestirmek, yeterli önlem alarak sorunları asgari düzeye indirmek gerekirken, biz işin bitirilmesi gibi sonuca ağırlık veren, süreç üzerinde durmayan yaklaşımları benimsiyoruz. Süreci ihmal edince, süreç sırasında karşımıza çıkan güçlükleri aşmaya yeterince hazırlıklı olmadığımızdan, zorluk çekiyoruz. İsabeti tartışmalı tedbirlerle işin içinden çıkmaya çalışıyoruz. Maalesef, bazen de, Afyon’da olduğu gibi, çok üzücü kazalarla veya istenmeyen başka sonuçlarla karşılaşıyoruz.
Neden söz ettiğimi açıklamak için öyle uzaklara bakmaya gerek yok. Fatih Sultan Mehmet ve Haliç köprüleri için yürütülen bakım ve yenileme çalışmaları güzel bir örnek. Bu işlemi tasarlayanlar, işi en kısa zamanda nasıl bitirelim endişesi ile yola çıkmışlar, yani sonuçla ilgileniyorlar. Bu işin yapılması sırasında hangi sorunlar çıkabilir konusuyla fazla ilgilenmemişler; yani, süreç üzerinde durmamışlar. Tamirat başlayınca şehir trafiği kilitlendi. Şikayetler ayyuka çıkınca, bir yandan köprü geçiş ücretlerini geçici olarak kaldırmak gibi sorunu daha da derinleştirecek, diğer yandan deniz ulaşımını ve toplu taşımayı güçlendirmeyi öngören yerinde ama gecikmiş, ayaküstü tedbirler alındı. İşe girişmeden, bakım-yenileme faaliyetinin doğuracağı sorunlara vatandaş nasıl hazırlanmalı, neler yapmalı konusunda ise herhangi bir hazırlık veya eğitim faaliyeti yürütülmedi. Böylece, iyi niyetli hizmet büyük bir işkenceye dönüştü.
Bu yazıyı okuduktan sonra, biraz haber gazetelerine ve televizyon kanallarına siz de göz atın, aramaksızın bolca örnek bulacaksınız. Örneğin, işaret olmadığı için alt geçit için kazılan çukura düşen ve yolcuları yaralanan ya da ölen bir otomobilin hikayesi vardı geçenlerde. Kazadan sonra işaret ve engel koymuşlar. Başka örneklerle başınızı ağrıtmayayım. Demem o ki, süreci bırakıp salt sonucu düşününce, tedbirsizliğin temeli atılıyor. Tedbirsizlik yaygın olunca hem sıkıntı olur, hem de kaza.